13 Haziran 2012 Çarşamba

yazmaya kıyamadığım,düşünmeye doyamadığım adam'a






















Bizi anlatmak için yazayım dedim.Ama sonradan vazgeçtim.Nedeni ise,benim içimde ki seni kimse bilsin istemedim.Şimdi kafamı yastığıma koycam ve yazmak için aklımda kalbimde olanları düşünerek uyuyacağım hatta kendimi o kadar kaptırmış olacağım ki elimi yatağın diğer tarafına atıp gözümü açıcam ve sen yoksun... Ben her gece sensiz uyusamda aslında hep senle uyuyup uyanıyorum.


20 Şubat 2012 Pazartesi



ÖLÜME BEŞ KALA DUYULAN PİŞMANLIĞIN SEFALETİ
Hayat var olma ve ayakta kalabilme mücadelesidir. Bütün canlılar bu ortak dürtüyle hareket eder. Asıl sorulması gereken soru, neden diğer canlılardan daha agresif bir dürtüyle bu mücadelede yer aldığımızdır.

İnsan türünün temel sorunu ihtiyacının üzerinde sahip olma arzusudur. Bu da insanları hep daha fazlasını elde etmek için çalışmaya (mücadeleye)  iten bir etken. Böylece büyük yarış başlıyor.

Bu arzu bazen öyle çılgınca ortaya çıkıyor ki, ancak ölmeye yaklaştığımızda yaşamayı unuttuğumuzu hatırlıyoruz. Büyük hayaller kuruyor, büyük hayal kırıklıkları yaşıyoruz. Sahip olduklarımızla başkalarını ezip, sahip olamadıklarımızla eziliyoruz. Bütün bu hengamede ne mutlu olabiliyoruz ne de mutlu edebiliyoruz. Hepimiz bizi yoran ve ruhumuzu eriten bir hırlaşma ortamında yaşıyoruz. Kim galip kim malup anlayamıyoruz. Koca bir ömür tükenip gidiyor.
Ve sona geldiğimizde yorgun düşen ruhumuz yaşamımızın muhasebesini yaptırıyor bize. Keşkelere başlıyoruz o zaman...

Not: Hepinize yaşam muhasebesi yapmayı gerektirmeyecek bir son diliyorum.

Biraz Düşünelim

Yoksa insan hayatı, Schopenhauer' un dediği gibi '' yenileceğinden hiç şüphe etmeksizin, var olmaya çalışmak için harcanmış bir çaba''dan başka birşey değil mi?

                                                                                                                                                            ALINTIDIR.
Dünya hakikaten boş.Fark ettim de ne kadar boş konularla uğraşıp,önemsiz saçma sapan olaylar nedeniyle kendimizi ve karşımızdakileri üzüp kırıyoruz.Bugün bir kez daha öğrendim ki maddiyat hiç bir şey.Çünkü;kefenin cebi yok.Hepimiz aynı beyaz örtüye sarınıp,aynı yere gideceğimizi bilirken,çoğumuz sadece çıkarları doğrultusunda günü kurtarmaya bakıyorlar.Kim ne giymiş,kim ne içmiş,neredeymiş,kimlerle imiş,ne yapmış........Ne önemi var bütün bunların?

17 Şubat 2012 Cuma

Ölümün var olduğunu,bıraktığı acıyı,göz yaşlarını biliyor,görüyor ve duyuyordum.Ama hiç hissetmemiştim.Ta ki bugüne kadar.Bugün dedem dediğim sevgili hocamı kaybettim.Hocam dediğim, sıradan hocalardan değildi.Hasta olduğunu 5 gün önce öğrendim ve inanamadım.Allah'ım zoruna gitmesin ve benim bu dediğimi yanlış anlama ve beni bağışla.O dağ gibi güçlü olan adamın bu kadar kolay devrilebileceğine hiç inanamadım. Benim hocam güçlüdür,pes etmez dedim hep.İyileşip aramıza dönecek ve bize yeniden İstanbul da arkadaşıyla çocukken nasıl yüzme yarışı yaptığını anlatacak diye inandım.........
Yaşamımız boyunca bir çok insan girip çıkacak hayatımıza.Bunlardan bazıları bizi incitecek,bazıları güldürecek...  
Ama bunların her biri izler bırakacak üzerimizde.Metin hocam;siz bu yukarıda yazan bazıları kadar basit değildiniz.Hayatımı değiştiren,beni ağlarken güldüren,belki de hayatımın en büyük düşüşünde elimden tutup ayağa kaldıran,bir kaç kişiden biri idiniz.Hem de o zamanlar daha hocam bile değildiniz.İlk kez o zaman tanışmıştım sizinle......
Tam sizi anlatmaya başlayacakken hep yarım kalıyor cümlelerim.Hepsi boğazımda düğümleniyor ve sanki sizi tarif etmek için hepsi eksik ve yetersiz kalıyor.Şu an içimdeki sizi tarif edemiyorum bile.Hayatım da ilk kez sevdiğim birini kaybettim.Ve ilk kez bugün ölümün acısı ile tanıştım.Birisi uzun bir süre hayatımızdan gittiğinde, onunla ilgili olan her şeyi zamanla unutmaya başlarız.Ama siz o birisi gibi olmayacaksınız benim hayatımda.Sizi hiç unutmayacağım benim canım hocam...Yattığınız yer cennet,ruhunuz şad olsun.Allah rahmet eylesin...





31 Ocak 2012 Salı

Sanki tüm hayatım boyunca yanlış melodiyle dans etmiş gibiyim(Nietzsche Ağladığında)

Aslında hayatımızda var olduğunu zannettiğimiz insanların çoğu var gibi görünseler de bir varlar bir yoklar.Yok oldukları zamanlar ya sizden sıkılmışlardır ya da dertlerin-iz-den veya kendilerinden.Belkide söylenemeyen,söyleyemeyeceğimiz daha bir çok neden.Bunları duymak çoğu zaman canımızı acıtır ya da henüz hazır değilizdir yalnızlığa.Bu yüzden bahanelere sığınarak gerçeklerden kaçmak daha kolay gelir.Sanırım bugün gerçeklerle yüzleştiğim gün olacak ve hayat benim için yeniden başlayacak.Ben kimsenin hayatında özel bir yere sahip olmadım,kendi hayatım da bile.Kendime verdiğim sözlerimi tutamadım.Doğruları herkes gibi biliyordum,her şeyin farkındaydım ama çoğu zaman uygulayamadım.Ve bu yüzden hayatımın yirmi birinci yılının başında sanki hep yalan sayfaları çevirmiş ve yorulmuş gibi hissediyorum.Hayat gerçekten çok kısa,bunu herkesten daha çok bilerek ve hissederek yaşamak beni o kadar bunaltıyor ki.Bazen bu yüzden ben, ben olmaktan çıkıyorum.Neden biliyor musunuz?Sadece insanlar kırılmasın diye.Bu yaptığım doğru değil,kendime yazık ediyorum böyle davranarak.Tabi ki kafamda ki neyse söylüyorum herkese,içimde kimseye karşı bir şey kalmamıştır.Asıl durumun kötü tarafı hayatımda ki insanlar da bana bu şekilde dürüst davranıyorlar mı?

Kendimi bu ara olduğumdan daha yalnız hissediyorum.Kafamda sadece negatif düşünceler ve kötü anılarım dolaşıp duruyor.Birine sarılmaya ve ağlamaya ihtiyacım var.Ama bunun bir nedeni yok.Sadece böyle birinin var olduğunu bilmek beni rahatlatacak.Ama bunu yapmak için kendime izin vermiyorum.Çünkü;kendimi yıkılmış ve çaresiz hissedeceğim.Zaten söylersem de her şeyin yoluna gireceğine inanmıyorum ki.Böyle anlarda yatağıma ve yastığıma sarılıyorum.Bu duyguların umutla gideceğini düşünüyorum ama biliyorum ki zamanla birlikte geri gelecekler.Bir var olacaklar bir yok...

27 Ocak 2012 Cuma

Öyle bir geçer zaman ki...

21  yıl önce bugün, gene kar yağışlı soğuk olan hava,annemin çığlıkları ve sancısı ile aydınlanmıştı...Ve hayata her bebek gibi ağlayarak merhaba dedim.Aldığım ilk nefes kadar kolay değilmiş hayat,bunu yıllar geçip giderken daha iyi anladım.Yani büyüdükçe daha çok acı çektim.Yürümeyi öğrenirken her düştüğümde, canım daha fazla acıyamaz zannederdim.Keşke her acı sadece dizimi kanatsaydı.Keşke hala, sadece çizgi filmimi izleyemediğim ,öğlen uykusuna yatmak istemediğim,yemek yemek istemediğim,annem benimle yatmadığı için ağlıyor olsam.Her yaşıma bir yıl daha eklendikçe,daha kalabalık görünen hayatımda,aslında daha da yalnız kaldığımı fark ettim.En güzel okul yaşamım ise ilkokuldu.Neden biliyor musunuz?Çünkü hepimiz o saf ve temiz duygularımızla kötülük nedir bilmezdik.Birbirimizin arkasından iş çevirip,sahte gülüşlere bürünmezdik.Ve ben bu yaşımda bile zaman dursun istiyorum,daha fazla büyümek,yalnız kalmak,acı çekmek istemiyorum.Hep içimde bir korku ile büyüdüm ben.Korkak bir çocuktum anlayacağınız.Annemin,babamın,kardeşimin ölmesinden çok korkardım.Ölümden çok korkardım.Gecenin karanlığından korkardım,çünkü;bana hep ölümü hatırlatırdı o karanlık.Şimdi ise o karanlıkta huzur bulduğumu hissediyorum.Bu karanlık huzurun,ölümle ilgisi var mı,yok mu bilemiyorum?Ama tek bildiğim huzurun bile bende karanlık olması.Neden karanlık biliyor musunuz?Çünkü;hep en kötüsünü düşünüyorum her şeyin,karamsarlık içinde yaşıyorum.Hayatta tattığım en güzel,eşi benzeri olmayan duygulardan nadir olanı ise sevmek.Herhangi bir şeyi sevmek.Annenizi,babanızı,kardeşinizi,oyuncağınızı, yatağınızı,yastığınızı veya başka bir adamı sevmek...Sizin sevdiğiniz sizi sevmese bile en güzel duygu sevmek.Biri için ağlamak bile güzel.Birini düşünmek,şarkıların size onu hatırlatması.Onu beklemek,onunla hayatınızı hayal etmek.Ve ben hayatın güzelliğini senin bende var olduğun anda anladım.Ve hayatın acımasız olduğunu da, sen benden gittikten sonra anladım.Ve seni yeniden bende bulduğum gün, ikinci kez doğdum ben.Hayatın bana en güzel armağanı olan,hayatımın kaptanı hep bende kaptan olur mu?
Ama gene de içimden hep çocuk kalmak geliyor.O masalları dinlerken uyumak istiyorum hala.Oyuncağım kırılacak diye onunla oynamaya bile kıyamadığım için kızıyorum kendime hala.Ama ben her gece bizim masalımızla uyuyorum.Ve ben senin yanında hala çocuk olduğumu hissettiğim için mutluyum.Çünkü;çocuklar gibi yaşıyorum seni.Sen hayatımızın kaptanı,hiç bir şeye geç kalmayalım olur mu?Ben senin hep küçük sevgilin olarak kalmak istiyorum...

23 Ocak 2012 Pazartesi

içimdeki seni dinlemek

Ne başlayabildik doğru dürüst ne de ...Sonunu getirmek istemiyorum.Çünkü ikimizde çabalıyoruz bitmemek için.Ama her seferinde ben sana yeniliyorum nedense.Biliyorum yanlış.Annen gibi davranıyorum çünkü sana.Bu da doğal olarak seni sıkıyor.Ama içimdeki bu seni koruma iç güdüsüne karşı koyamıyorum.Yapamıyorum.Emin ol çok istiyorum,evet,haklıydın demeni.Biliyorum, sende biliyosun benim haklı olduğumu.Ama nedense bunu senden duyana kadar sabredemiyorum.Çünkü korkuyorum.Ya bu sefer sana bir şey olursa diye.Sensiz kalmaktan,seni kaybetmekten korkuyorum.Ama böyle yaparak da seni kaybetme ihtimalim azalmıyor....Aksine.Sanma ki sen kötü bir durum yaşadığında ben yanında olmayacağım,üzülmeyeceğim.
Seninle uyudum ben hep sen yanımda yokken.Uyurken yarın başka bir gün olacak bizim için,yeni bir güneş doğacak ümidiyle daldım sensiz uykulara.Ama yanlış yaptım.Çünkü kendimi bu pembe rüyalarıma inandırdıkça gerçeklerden uzaklaştım.Bu yüzdendir her seferinde daha çok acı çekmemin nedeni.Ben bu acıları unutup mutlu olmak için her seferinde aynaya baktım.Çünkü yüzümde,gözlerimde seni görmek bana bütün acılarımı unutturuyordu.Her sabah gözlerimi açtığımda kendime ve sana karşı tutamadığım aynı sözü verdim.Bugün ve bundan sonra hayata müdahale etmeyeceğim ve akışına bırakacağım.Ama hiç hayatımı hayatımızı akışına bırakamadım.Çünkü hayatımızın akıp gitmesini sağlayacak bi su yoktu.Biz sürekli yaralar alarak kuru yerlerde sürüklendik durduk senle.Bugünlük bu kadar.Bu ve bundan sonra ki tüm yazılarım hayatıma anlam katan,hayatımı anlamlı kılan erkeğe.....